Hayata Dair

İki Kadın Bir Ankara Parkından Konuşuyor

İki Kadın Bir Ankara Parkından Konuşuyor

İki Kadın Bir Ankara Parkından Konuşuyor

Ankara Hoşdere Caddesinde bir parkta öğle saatleri… Mine Ertunç ve Saime Durmuş ile beraberiz.

Mine Ertunç doğuştan Ankaralı, 55 yaşında, emekli. ‘’Yeşil’’ kentini seviyor, alışveriş için otoparklı yerleri tercih ediyor.

Saime Durmuş altmışlarında, Ankaralılığı gitmeli gelmeli; 37 yıl önce memuriyeti nedeniyle gelmiş, evlilik nedeniyle 15 yıl yurt dışında yaşamış, yine geri dönmüş çok sevdiği bu kente.

Kadın dostu değil

İki kadın da Ankara sokaklarını tekinsiz buluyor, geceleri ürküyorlar, kendilerini güvende hissetmiyorlar; ışıklandırma yetersiz, sokaklar karanlık.

Mine geçenlerde akşam sekiz sularında bankamatikten para çekmeye gittiğinde ne kadar rahatsız olduğunu anlatıyor.

Saime de Ankara’nın en merkezi yerinde, Kızılay’da akşam sekiz dokuz sularında ürktüğü için ne alt ne de üst geçit kullanabildiğini söylüyor, mobese kameralarının sadece ana cadde ve bulvarlarda bulunmasından yakınıyor.

‘’Bu kentin yaşlısıyla, kadınıyla, çocuğuyla, özürlüsüyle, neredeyse tüm hemşehrileriyle arası limoni bence,’’ diyor Saime.

AVM’ler

İki kadın da büyük şehirlerde her yaşayan gibi Alışveriş Merkezlerine (AVM) değinmeden  edemiyor.  Mine AVM çokluğundan rahatsız,  artık cazibesini de yitirdiğini düşünüyor. Saime de zorunlu olmadıkça kullanmadığı AVM’leri insanların neden tercih ettiğini anlayabildiğini söylüyor.

Saime, AVM’ler  yemesi, içmesi, eğlencesi, alışverişi ve otoparklarıyla her şey birada özellikle çocuklu ailelere ‘’güvenli’’ bir ortam sunuyorsa da,  küçük çocuğu olsaydı suni havalandırmalı yerlere götürmeyeceğini söylüyor.

Toplu taşım ve trafik

İki kadın da toplu taşımadan şikayetçi.

Mine toplu taşım kullanmıyor ama toplu taşım şoförlerinin yolu sahiplenerek yayalara ve diğer araçlara saygısız davranmasından rahatsız.

Saime toplu taşım araçlarının düzensiz işlemesine dikkat çekiyor; “Trafik her geçen gün daha bir kaos.  Çevre yollarının devreye girmesi trafiği bir miktar rahatlattı”.

Saime  şehir içi yönlendirici tabelalarının yetersizliğinden, bir de Şehirlerarası Otobüs Terminalinde yürüyen merdivenlerin inerken olmamasından yakınıyor.

Çöp ve kirlilik

Çöpler ne zaman toplanmalı? Gecenin ilerlemiş saatlerinde çöp kamyonunun motor sesi ve işçilerin seslerinden,  sabahları da bina önlerindeki yemek artıkları ve yağ bulaşıkları birbirine karışmasından yakınan Mine;  çöp torbalarını önce kağıt toplayıcıların, sonra da köpekler dağıtmasının önlenmesi gerektiğini de vurguluyor.

Mine çöp toplama olayının bir düzene sokulmasını istiyor, “Konteynerle çöp toplamak çok mu zor” diye soruyor.

Saime’yi mesela tabela kirliliği, düzensiz, güvensiz çirkin kaldırımlar, üst geçitlerin kullanışsızlığı rahatsız ediyor; ‘’kaldırımlara park eden araçları düşünün. Yaya hamile ya da bebek puseti süren bir kadın slalom yaparak yürüyor aradan’’.

“Ankara parklarında tuvalet-lavabo genellikle yok; var olanlarda da hijyen sıfır. ‘Fışkiyesever’ bir başkanın olduğu kentte havuzlar pislik içinde.”

Söz hakkı

İki kadın da kent yönetiminde söz haklarının olmadığında hemfikir. ODTÜ yolu, Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) örneklerini hatırlatıyorlar.

Mine, ”benim bir kadın olarak söz hakkım yok” derken, ”zaten Ankaralının söz hakkı yok” diye ekliyor.

Saime zaman zaman şehirde gördüğü aksaklıkları, ilgili belediyeye telefonla, e-posta yoluyla bildiriyor: ”Kent yönetimine katılma ya da karar alımında söz sahibi olabilseydim yardımcı olurdum ama hiç sorulmadı.”

Saime, “söz, yetki ve karar kadınların” dense ve bu hayata geçse, Ankara’nın daha temiz, daha yeşil, daha güler yüzlü bir kent olacağını söylüyor.

Nasıl bir Ankara

Ankara girişindeki yüksek yüksek bloklar… Kentsel dönüşüm, sokakta çalışan/çalıştırılan çocuklar, göç, özellikle de Suriye göçü… Sökülen ağaçlar, taştan kent kapıları…

Peki nasıl bir şehirde yaşamak istiyorlar?

Saime: Ben sanat eseri heykellerle dolu, parklarında resim sergileri açılan, her köşe başında sokak çalgıcılarının konser verdiği, ulaşılabilirlik meselesini çözmüş temiz ve huzurlu bir kentte yaşamak istiyorum.

Mine: Belediyelerin açtığı kurslar, düzenlediği konserler beni ilgilendirmiyor. Ben sadece huzurlu, güvenli, temiz ve sokak köpeklerinin insana saldırmadığı bir kentte yaşamak istiyorum. (ŞD/BA)

Listeye geri dön

Bir cevap yazın