Yaşlılık

İnsan İnsanın Acısını Alır; Yaşlılar Acıtılmamalı

Küresel, toplum ve birey düzeyinde yaşlanma gerçeğine farkındalık kazandırılması, yaşlılar ve yaşlanmakta olanların sorunlarının gündeme getirilerek çözüme kavuşturulması ile haklı taleplerini vurgulamak amacıyla kutlanıyor 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü.

Yaş, cinsiyet, ırk, etnik köken ve fiziksel engelleri nedeniyle ayrım gören, dönemin getirisi gerileme ve kayıplar nedeniyle toplumsal bağları zayıflayan yaşlıların;  sömürü, ihmal ve istismardan uzak tutulma, toplumsal ilişkilerini arttırma, aile ve toplum tarafından korunup gözetilme dahil dayanağını uluslararası ve ulusal belgelerden alan hakları var.

 

Yaşlıların hayatı, genellikle bir başkasının iradesine/ keyfine/ kararlarına bağlı.  

İş bu yazı ekonomik, sosyal, psikolojik, kültürel, sağlık,  bakım başta olmak üzere pek çok ihtiyacı olan yaşlıların temas ihtiyacı üzerine ya da temas edilmeyen yaşlıların incinmesi üzerine.

 

İnsan yaşlanmayı, kendi yaşlanma sürecinde öğrenir

Yaşlanma sürecinde kendini abartısız sevenler, hayatı kendi “ben”i etrafında döndürmeyenler, zorlukları büyütmeyenler, kendini çevresindekilere zorla dayatmayanlar, etrafına huzur bahşedenler kısacası kendi kendiyle dost olanlar yaşamını anlamlandırıyor.

İnsanın kendiyle dost olabilmesi için yap(ıl)ması gerekenler var; mesela kendine de mesafe koymak, hata ve zaaflarını bilmek, mükemmeliyetçilikten kaçınmak,  gerçekçi olmak, işbirliğine açık olmak, ilişkilerinde sebatlı olmak, -gerektiğinde- kendiyle alay etmek, yapabileceği her şeyi kendi başına halletmek, çevresindekilerden talep etmek gibi.

 

Yaşlı insan bedenini ve duyularını önemsemeli

Yaşlanan insanın yaşlandığını kabul etmesi, kendiyle ve başkalarıyla –daha- geçimli olması, olaylara itidalle bakması,  depresyondan kaçınması,  vakti daraldığından ertelemelerden kaçınması, zıt kutupların (örn: sevinç-üzüntü gibi) hayatın esası olduğunu bilmesi, sıkça hayır demesi,  çevresindekilerin hayatını kolaylaştırması, (yapa)yalnız olduğunu kabullenmesi, bedenini ve duyularını önemsemesi de kendiyle dost olabilmenin gereklerinden.

Yaşlanan kişinin bedenini/ duyularını önemsemesi mesela zayıflıklarını kabullenmesi,  hislerini kale alması, ağrılarından kendini sakınması, müzik dinlemesi, güzel kokularla haşır neşir olması, bedeninin taleplerine yanıt vermesi, “öteki”yle karşılıklı temas etmenin bedeniyle samimiyetini güçlendireceğini bilmesi çok önemli.

 

Öteki(y-ler)le temas edemeyen yaşlı incinir

Yaşlanan insanın temas ihtiyacı artar. Eğer “öteki”ler onunla temastan imtina ederse mesela; terlediğinde terini silecek ya da anlatacaklarını dinleyecek kimsesi olmazsa yani dokunulmazsa yaralanır, kırılganlaşır, incinir.

 

Kalabalık bir yalnızlar toplumunda hayatta kalmaya çalışıyoruz, artık.

Yaşlıyı dokunulmaz olmak, çok yönlü yalnız olmak -yani ölmeden çok önce ölmek- incitir. Hayat olanaklarının azaldığını kabullenmeyen, yaşlandığını reddeden, mevcut yaşlanma alametleriyle baş etmek için çabalamayan yaşlılar, çevresindekilerin yaşlandığına dair her davranışı/ sözünden incinir.

 

Hasar görmez mükemmel bir hayat yok” amentüsünü kabullenmeyenler,  her tür ilişkide incinir.

Mütevazı hazlardan bile tat almak için çabalamayan, azalan kuvvetini bile toparlamayan, zihinsel kuvvetini daha iyi yönlendiremeyen, kendiyle küs olan,  karşısındakinin özgürlüğünü kabullenmeyen, elindekiyle yetinmeyen, çevresindekilerin haklı uyarılarını kale almayan, alışkanlıklarını sürdürmesi için desteklenmeyen yaşlılar incinir.

 

 Gözü kapalı iken uçurumun kenarında yürüyebileceği insan(lar)ı olmayanları, çevresindekiler tarafından incitilir.

Sevdikleriyle görüşmek için zaman ayırmayan,  kendini unutup “ben (de) varım” diyemeyen, olaylara / kişilere göre eğilip bükülen, hatasını kabullenip özür dilemeyen,  üretkenliği azalan,  ihtiyatlı/ temkinli olmayan, yaşama inatla tutunmak istemeyen yaşlılar incinir.

 

Son damla bardağını taşırana dek bekleyenler, son damlaya kadar incitilmiştir zaten.

Kitap, film, müzik dinlemeyen, dans etmeyen ve gülümsemeyen; bedenini diri, ruhunu duru tutmayan;  sokağa çıkmayan, gezmeyen, görmeyen, gözlem yapmayan; takıntılı,  her dem yargılayan/ ahkam kesen;  çevresindeki zaman, sevgi, enerji, mal/para hırsızlarından kaçamayan; dönemin getirisi hüznünü dışlamayan, yapması gerekenleri kerhen yapan, doğayla samimiyetini azaltan, kendini incitenleri –kalbini gözetmeden- bağışlayan yaşlılar sıkça inci(n-til)ir.

 

Günümüzde duygular gibi ilişkilerin de hızla tüketildiğinin bilincinde olmayanlar incinir.

Çevresindekilerle sahici ilişki kurmayan ve onlarla dayanışmayan, (varsa)  çocuklarıyla –çok yönlü- imtihanını bu döneme erteleyen, (varsa)  çocuklarına maddi yük olmamak için önceden önlem almayan,  (varsa) torunlarının henüz oluşan yaşamını “hayat çemberim kapanıyor” diye algılayan, sürüden ayrıl(a)mayan, ilişkilerinde “bağ”sız fakat “bağımlı” olan yaşlılar incinir.

 

İncinmemek için susma, içine atma,  üstünü örtme, geçiştirme.

Temas ihtiyacı arttığı halde dokunul(a)madığı için incinen yaşlı, -çoğu kez- çevresindekileri incitmemek biriktirir, biriktirdikçe kalbi ağırlaşır, yükün ağırlığını fark ettiğinde  –genellikle-  çok geç olur.

Yaşlıların incinmemek için uygun zamanda, uygun insanlarla, uygun sınırlar belirlemesi önemli; mesela nelerden ve kimlerden sorumlu olduğu, neyin mülkü olmadığı, nelerden/ kimlerden sorumlu olmadığı, neyin “sen” olduğu,  “sen”in nerede bittiği, başkasının nerede başladığı, neye sahip olduğu/olacağı, ne tür sorumlulukları üstleneceği gibi. Ve yaşlılar HAYIR demeli; farklıyım, varım, (öz)denetimimi yaparım mealinde.

 

Neden herkes bu kadar yalnızken, herkes bu kadar yalnız”                                                                                           Kaybedenler Kulübü

2019- 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü vesilesiyle yazdığımız yaşlıların temas ihtiyacı ve temas edilmeyen yaşlıların incinmesine dair bu yazıyı “her bir yaşlıyla kurulan her ilişki biriciktir ve birbirinden bağımsızdır” dedikten sonra ekleyelim: “yaşlılar ilişkilerde iyileşir, ilişkilerde incinir.” (ŞD/TP)

Fotoğraf: İstanbullu Gelin İnstagram Sayfası

————————————————————-

 

  • Mesut Hazır. “İlişkilerin İlga ve İnşası: Postmodern Toplum İçin Bir İlişkiler Sosyolojisi Deneyimi”.  Yaralanabilirlik.  Cogito.  Yapı Kredi Yayını. Sayı:  87. 2017.
  • Wilhelm Schmid. “Kendiyle Dost Olmak Hayatı Nasıl Kolaylaştırır?”. İletişim Yayınları.  Çev: Tanıl Bora. 2019.
  • Şadiye Dönümcü. “Vakit Dar Erteleme. Hoyrat Davranma Kendine”.

Not: Bu Yazı bianet.org Sitesinde Yayınlanmaktadır.

Listeye geri dön

İlgili Mesajlar

Bir cevap yazın