Yürüteç Annem İçin “Olmazsa Olmaz”

  Annem hareketli, herkesin yardımına koşan, hiçbir işini başkasına bırakmayan biriydi. Ayağı kaydı, hayatı da. Hiçbir şeyden memnun olmuyordu. Hepimiz şaşkındık. Budurumu nasıl aşacaktık? O kadar ilgisizdi ki, hiçbir çaba işe yaramıyordu. Derken... Çevremde sağlıklı kişilerin bir şekilde düşme ve benzeri nedenlerle kısa süreli olarak birilerine bağımlı hale gelmelerine sıkça şahit oldum...

Okumaya devam et

Bizden Sonra Ne Olacak?

 Sizin çevrenizde “Bizden sonra bu çocuğun hali ne olacak?” diyenler var mı? Varsa, onları anlayabiliyor musunuz? Çevrenizde yürüme, ayağa kalkma, hareket etme, oturma ve ayakta durmakta zorlanan, leblebilerini avucunda taşıyamayan, çiğdem yiyemeyen, kola şişesini tutamayan, el-göz işbirliğini sağlayamayan, en basit –ritmik- hareketler de dahil kompleks hareketleri yapmakta yaşıtlarına göre çok zorlanan...

Okumaya devam et

Sigara Değilsin ki Seni Sileyim

"Sigara değilsin ki; seni sileyim" sözleri geçer Yunanca bir şarkıda. Belleğimdeki çocukluk ve ergenlik dönemime ait siyah, kurşuni, gri, beyaz ve haki renkli yap-boz parçacıklarını da keşke sigara gibi yaşamımdan çıkarabilsem, silebilsem! Yılların getirdiği hüzünle karışık hazan rengi yalnızlığımla baş edemez oldum. Zaman geçtikçe katmerlenen bu duygu, artık önümü görmeme de...

Okumaya devam et

Bahar’ın Açtırdığı Pencereler

 Kendimle uzun süren yüzleşmem sonucunda Ankara'ma, öğrenciliğe, avukatlığa döndüm.Yüreğimin "kış"ı o kadar zor geçmişti ki... Gelen bahar(ım)la birlikte, hiç kapanmamak üzere yüreğimin pencerelerini açtım.  O kapsama alanımın dışına çıkınca, bu kadar çok üşüyeceğimi bilemedim. O yaman duygu titretiyor, çok üşütüyor beni. Henüz tanı konmamış iken, "Bu yürek kangren olur nasılsa bir gün!" diyerek cerrahi...

Okumaya devam et

Kendine Alışık Kendiyle Barışık Bir Adam

"Bu yaştan sonra düzeltemeyeceğin şeyler için kendini parçalama"... "Tecahül-i arif sanatını sevdiğini biliyorum. Peki, bu dolaylı anlatımın özel bir adı var mı?" deyişine karşılıklı gülerken o fötr şapkasını kafasına geçirmişti. "Haydi eyvallah!". "Bak şu habere..." diyerek odama girdi Abdullah Amca, her zamanki gibi. Zorlu koşulları nedeniyle acil şerhiyle huzurevine kabulünü yaptığımız Abdullah Amca, başlangıçta...

Okumaya devam et

Fıstık Yeşili, Mor, Turuncu Battaniyeler

Gebelik testi için tek başına eczaneye giden Yurdan, eczacının "Maalesef pozitif" demesi üzerine çığlık atmış. Biz de öyle yaptık. Herkes durumdan vazife çıkardı. Feylesof ve potansiyel teyze Türkan kendini dadı ilan etti. Ben de battaniye örücü başı... Feylesof (!) arkadaşım Türkan; "Üç karar zor verilir: İkinci çocuğu doğurmak, boşanmak ve emekli olmak" derdi. Kardeşi Yurdan, çocuk doğurmaya...

Okumaya devam et

Ragıp Bey: Şarkılar Söyle İçinden, Boş Ver!

Ragıpcada 'yaşlılık=yalnızlık' demekmiş. "Ben yaşlanmam!" diyen Ragıp Bey bir gün yaşlanıverdiğini anlayınca!.."Hep senin yüzünden!" derdi bana, "Niye bu gül bahçesini daha önce vaad etmedin? Yoksa ettin de, ben mi duymadım kalabalıkların içinde!" Çemişkezek(!) Huzurevi binasının iç avlusu, her mevsim başka güzellikler sunardı insana. Salkımsöğüt havuzu gölgelerdi, çamlar oturma yerlerini, pergole oyun...

Okumaya devam et

Eminnoş: Kum Taneleri Arasındaki Havuz İncisi

Yirmi iki yıldır yaşamını sürdürdüğü 'huzurevi'ne, 'muzurevi', 'muzurevi'ndekilere de "kendini bilmez insanlar" derdi. Önünde açılmayan paketten sigara almazdı. Eminnoş'un yıldızların oralarda, bence okyanusta- 'karayağız'ın gönlünü hoş ettiğini öğrendim. Başında gevşekçe bağladığı eşarbı, yakasız bluzları, bol cepli yeleği, beli lastikli eteği, kışın devetüyü renkli kabanı, baharda Komser Kolombo pardesüsü, plastik çantası, spor...

Okumaya devam et

Menekşe Hanım: Huzurevinde Bir Leydi

Karanfilli sigarası, asaletine uygunsuz (!) kelle zevki, makinede yıkanabilirliğiyle övündüğü plastik oyun kağıtları, acı badem losyonu, 'swan' marka pudriyeri, giysisine uysun-uymasın taktığı fularıyla 'efenimm'leriyle huzurevi mozaiğindeki ebruli... Limonata kokan yazdan kalma bir ekim öğlesinde, kafamı toplamak için çıktığım bahçedeki bankta oturmuş kahvemi içerken, ilişivermişti yanıma. Söz döndü, dolaştı, derken... "Birinci dünya savaşıyla...

Okumaya devam et