Hayata Dair

“Anne Olunca Çılgın Bir Ekonominin, Çılgın Katılımcısı Oldum”

“Anne Olunca Çılgın Bir Ekonominin, Çılgın Katılımcısı Oldum”

“Anne Olunca Çılgın Bir Ekonominin, Çılgın Katılımcısı Oldum”

Bebek ekonomisi, emzirme, beslenme, mobilya, güvenlik, sağlık özel sigorta, bakım, banyo-temizlik, bebek bezi, tekstil, bebek mamaları, oyuncak-eğlence, kitap, bakım, araç-gereç-donanım gibi alt sektörleri ile her geçen gün daha da gelişip çeşitleniyor.

Bebek ekonomisini çeşitli açılarıyla değerlendirme amaçlı haber dosyasının bu bölümünde hem alaylı hem mektepli bir anneyle, Ayça Abacı (35) ile görüştük.

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü mezunu çalışan bir kadın olan Abacı, üç buçuk yaşındaki ve sağlıklı şekilde gelişen Mira’nın annesi. Konudan konuya atlayarak yaptığımız söyleşi hem eğitici ve öğretici, hem de keyifli ve içtendi.

“İlk iş doğum sigortasıydı”

Hamile Ayça ve anne Ayça, bebek ekonomisiyle ilişkisini tek cümleyle nasıl tanımlar?

Çılgın bir ekonominin, çılgın katılımcılarından biri olacağımdan habersizdim.

Bebek sektörüyle hamilelik döneminde kurduğunuz ilişki ne tür harcamaları içerdi?  

Valla bizim ilişkimiz bebek sahibi olma kararımızla, yani öncesinde başladı. “Artık anne-baba olmalıyız” dediğimiz noktada ilk yaptığımız şey;  özel bir hastanenin doğum sigortası paketini almaktı.  Sigorta bedeli, benim iki aylık maaşım kadardı. Poliçemiz yüzde 80’likti ve 20 muayene-kontrol, doğum, iki gün otel hizmeti, anne bakımı ve eğitimi, bebek bakımı, ilk müdahaleler, öz bakım, testler, hemşire ev ziyareti vb. içeriyordu. İtinayla 8 ay hamile kalmadım, doğum sigortası paketimiz yanmasın diye.

Hamilelik döneminde ne tür harcamalar yaptınız?

Bebeğimizin mobilyasına ciddi bir para verdik. Eşim yaptığından odanın boya, duvar kağıdı, sair işlerine para vermedik. Annemin de ufak tefek müdahaleleri oldu bu süreçte.

Hamilelik dönemi alışverişlerinde insanın duygularıyla mantığı çelişiyor. Her şeyin en iyisi olmalı diyerek kaptırıyorsun kendini. Emzirme önlüğünden tut, göğüs ucu petine, göğüs kreminden banyo küveti hamağına, biberondan lifine kısacası piyasada gördüğüm ya da önerilen malzeme ve donanımdan kafama yatan her şeyin pahasına bakmadan, marka ya da kalitesine bakarak aldım.

Şimdi öyle değilim, ket vurabiliyorum. Annelik özgüvenim arttıkça, deneyim kazandıkça, bazı hassasiyetlerimden vaz geçtim; temel tercihlerimi koruyarak elbette. Mesela, şimdi 40 Lira değil 12 Lira olan şampuanı alıyorum ama yine parabensiz ve alkolsüz olanını.  Marka takıntım azaldı.

Bebek sahibi olanların çok yönlü güvenlik önlemleri oluyor. Sizin de oldu mu?

Elbette. Pencerelere kilit yaptırdık.  Masa sehpa gibi sivri köşeli eşyalarımıza köşe korumaları taktık. Kiracı olduğumuz halde, balkon camı yaptırdık. Bebek telsizi aldık. İki yıllık anne – bebek sigortası yaptırdık. Tercihimizin bedeli olarak ekonomik olarak zorlansak da. Şimdiki aklımla aşılarını özelde değil,  sağlık ocağında yaptırırım herhalde.

“Islak mendile servet ödedik”

Yeni doğan bebek hassasiyetin ne kadar sürdü?

Temizlik mendilinden örnek vereyim. Mira alerjik bir bebek olduğundan, piyasadaki en iyi -ve pahalı elbet- bebek bakım ıslak mendiline, adeta servet ödedik diyebilirim. Şimdi aynı markanın orta halli olan ürününü kullanıyoruz. Bebek bezinde de öyle oldu.

Mira’nın gereksinimi olan bir şeyi alırken pazar araştırması yapar mısın?

Çoğu şeyde arkadaşlarımın görüşünü aldım diyebilirim. İnternet araştırması yaptım. Bebek marketlere filan bakıyorum tabii. Annem hep yol göstericim oldu; çoğu kez kuşak çatışması yaşasak da. Ben annemin alaylılığına, annem benim mektepliliğime ifrit oluyoruz bazen. Şakası bir yana aile büyüklerime müteşekkirim. Varlıkları büyük şans.

Anneanne ve babaanneler torun çeyizi hazırlarken çok keyif alır.

Gerçekten öyle. İkisi de büyük hazırlık yaptı; benim aklıma gelmeyen bir sürü şeyi elimin altına hazır ettiler. Ben ve eşim keyifli olanları aldık. Mesela bebek arabası bizi, özellikle de çok detaycı ve hassas olan eşimi çok uğraştırdı. Mühendis gözüyle arabayı kumsalda sürüp süremeyeceğimize kadar araştırdı. Sonunda sağlıklı bir karar verdik. Zaten bebek harcamalarında en büyük üç kalem oda mobilyası, bebek arabası ve sigorta.

Mira, artık kendi taleplerini ve seçimlerini yapıyor olmalı.

Elbette. Güneşlikli bisiklet, scotter falan geçti. Şimdi paten derdinde.

Bebek ve çocuk giysilerinin fiyatları nasıl?

Kız çocuğu giysileri, oğlanlarınkine göre daha pahalı, bence.  Resmen abiye; tüllü taşlı, işlemeli, parlak pullu-simli elbiseler ve ayakkabılar. Siz almasanız da, kreşteki arkadaşları giydiği için çocuk istiyor. Arkadaşında var diye Disney ürünlerini, Elsa’lar, mini mouseları falan istiyor. Tarağından aynasına, kalemtıraşından kolyesine ebeveyni bekleyen acayip bir harcama var ve kaçarı yok. İnternet ve mağazaların  indirim ve kampanya dönemlerinde alıyorum, bu tür şeyleri.

Mira’nın elden ele geçen giysileri, oyuncakları oldu mu?

Tabii ki. Çok yakın arkadaşım, Mira’dan bir buçuk yaş büyük kızının küçülenlerini bize devretti. Ben de Mira’nın küçülenlerini elden ele işyerindeki bir arkadaşımla, ihtiyaç sahiplerine aktardım. Yeğenlerimden ve kuzenimden çok fazla oyuncak geldi. Eşimle, eğitici-ilgi çekici, eğitici- öğretici oyuncak almaya çalıştık hep. İtirafımdır; oyuncak toplamaktan mahvoldum.

Mama kullandınız mı? 

Kızımı 21 ay emzirdim. İlk altı ay sonrası organik, güvenilir,  anne sütü ile eşdeğer mama ile destekledik.

Bebek ekonomisinde bebek bezi önemli bir alt sektör. Ne söylersin?

Evet, evet en büyük kalem. Mira’ya ilkin göbek bağı oyuntulu özel bir bez kullandık, sonra turnosollu olanını. Biraz daha büyüyünce normal olanına geçtik. En iyi diye bilinen ve piyasanın da en pahalısı olan marka bezi kullandık; bebeğimiz alerjik olduğundan. Şimdilerde havuz için özel bez var; biz yetişemedik. Bebek bezi hayatı kolaylaştırıyor, hijyen sağlıyor ve bakım maliyetini yükseltiyor.

Mira’nın tuvalet alışkanlığı kazanma sürecinde piyasaya çıkan külot bezler dünyanın en rahat şeyiydi, inanın bayılarak kullandım. Alışkanlığı çabucak kazanan Mira’ya bu sefer de, abartılı miktarda (hem slip hem boxer ve çizgi film kahramanlı) külot aldım.

Piyasada her bir şeyin o kadar çok çeşidi var ki. Lazımlık baktığımız dönemde fark ettik ne çok çeşidi olduğunu. Bizimki müzikli ve eğiticiydi mesela.  Mira, çiş-kaka yapınca şarkı söyleyen tuvaletine, bizimki alkış tutarak dans ederek eşlik ediyordu.

“Okuma saatimiz var”

Senin Mira’ya çok sayıda kitap aldığını biliyorum. Bana öyle geliyor ki; o kitapları biraz da kendin için alıyorsun sanki.

Kızım için bir şeyler almayı seviyorum ama kitap konusunda kendimi kaybediyorum. Hem mesleğim, hem de okuma ve yazmaya olan ilgim nedeniyle böyle. İleride çocuk kitapları yazmak istiyorum; hafiften başladım bile.

Kitaplar çocuğun;

* Dinleme yeteneğini geliştirir.

* Anadilini geliştirir.

* Kendisini ve çevresini keşfetmesine yardım eder.

* Kişilik oluşumunu destekler.

* Kavramsal gelişimini hızlandırır.

* Soyut kavramların kazanılmasını sağlar.

* Sosyalleşmesine yardımcı olur.

* Günlük hayatı tanımasını sağlar.

* Eleştirici yönünü geliştirir.

* Yaratıcılığını geliştirir.

* Problem çözme becerisini geliştirir.

* Sanata ilgi duymasını sağlar.

Çocuklarımıza neden kitap okumalıyız? 

Çocukların 5 gelişim alanı var: bilişsel (zihinsel), dil, motor (fiziksel),  sosyal-duygusal ve öz bakım (günlük yaşam becerileri).  Kitap okuma, çocuğun tüm gelişim alanlarını destekleyen temel alışkanlıklardan biri.

Annesi ona çok kitap okuduğu için Mira çok şanlı bence.

Mira iki aylıktı. İnternette gördüğüm zeka kartlarını araştırdıktan sonra,  0-48 aylık seti aldım. Zeka kartlarının 0-6 aylıklar için tasarlananları bebeğin görüş şekli nedeniyle siyah-beyazdı, diğerleri renkliydi. Flash kart şeklinde olan ve yalnızca ebeveynin ellerinde tutup bebeğe saniyede bir görüntü olacak şekilde isimlendirilerek gösteriliyor bu kartlar. Çevremdekiler küçücük bebek ne anlar karttan kitaptan diye tepki gösterdi. Ancak ben Mira’nın alıcı ve ifade edici dil gelişimine inanılmaz çok önemli katkı verdiğinin farkındayım. Artık bana kitaplara bakarak ya da bağımsız masal anlatıyor. Dün gece kendi ürünü “Palyoçonun resim sergisi”  masalını anlattı ve bitirirken “Gökten 3 elma düştü; biri beni dinlediğin için sana, biri anlattığım için bana, diğeri de babama” deyince sarılıp mıncıkladım.

Çocuğun yaş grubuna uygun kitap seçilmeli

** 0-2 YAŞ: Kitaba ilginin başladığı dönem. Çocuğun dokunma, duyma, görme, tanıma ve oyun gereksinimlerini karşılar. Kitap yazısız olmalı. Her sayfada bir resim olmalı ve basit olaylar anlatmalı. Resimler, kavramların ve nesnelerin öğretilmesini kolaylaştırmak için  basit çizilmeli ve renkli olmalı. Kalın karton ya da kumaş olanlar tercih edilmeli.

** 2-4 YAŞ: Kitaplar çocuğun sözcük dağarcığını geliştirir, dikkatini vererek dinlemeyi öğretir.  Kitap bol resimli ve renkli olmalı. Resimlerin altında kısa açıklamalar bulunmalı. Yetişkin yazıyı okurken, çocuk da resimleri takip edebilmeli. Anlatım daha sade ve basit olmalı.

**  4-6 YAŞ: Kitap, çocuğun problem çözme becerisini ve neden–sonuç ilişkisi kurabilme yeteneğini geliştirmeli. Kitabın içeriği ve kapsamı genişler. Çocuğun hayal dünyası gelişimine yardımcı olmalı. Tekerleme, bilmece, bulmaca ve resimli öykülerden hoşlanırlar. Masal ve hikâyelere ilgisi artar. Hafızaları çok güçlü olduğundan kolaylıkla ezber yaparlar. Çocuğun dil ve hayal gücünün gelişimine yardımcı özellikleri olmalı.

Çocukların farklı dönemlerde farklı kitaplara ilgi duymasının nedeni; gelişim özelliklerinin yanı sıra çocuğun karakteristik özellikleridir. Mira’ya kitap seçimimi bu temel bilgilere göre yapmaya çalıştım. Ay ve yaş büyüdükçe, kendi tercihleri de ön plana çıktı. Hatta o karar veriyor. Kızımla akşamları okuma saatimiz var, o saatte ikimiz de elimize kitap alıp okuyoruz.  Anne-baba okursa, çocuğu da okur. Çocuk gördüğünü yapar. Siz elinizde telefonla vakit geçirirseniz, o da sizden sürekli telefonunuzu ister.

Çocuğa kitap seçerken;

* Yaşı ve kişilik özellikleri dikkate alınmalı.

* İçeriğine (konusu, dili ve anlatım özellikleri açısından) bakılmalı.

* Biçimine (kâğıdın cinsi, puntoları, sayfa düzeni, resimleri) bakılmalı.

Seçilecek kitap;

* Çocuğu güldürebilmeli.

* Ana fikri ve konusu olmalı.

* Tutarlı olmalı.

* Sevgi temasını işlemeli.

* Olumlu değerler kazandırmalı.

* Karakterleri geliştirici ve inandırıcı olmalı.

Torun Atlas için beş kitap adı önerir misin?

İlk olarak Pearson yayınlarından  (0-2 yaş) için “Bebek Dokun Öğren” ile “Bebek Dokun Hisset” serileri. İkincisi Eric Carle’nin “Aç Tırtıl”. Üç ve dört beden farkındalığı, bedenini koruma üzerine: Jennifer Moore Mallinos’un “Sır Versem Saklar Mısın?” ve  Samar Mahfouz Barrraj’ın “Kırmızı Çizgi”. Beşincisi Mikado yayıncılığın tüm çocuk kitapları. Ve illaki her çocuğun sahip olması gereken Ravensburger kitapları.

“Seçimlerin duygusal olduğunu farkediyorsunuz”

Mira’nın bakım işini nasıl çözdünüz?

İki yaşına kadar ücretsiz izin alarak ben baktım. İşe başlamadan önce, 18 aylıkken anne-bebek oyun grubuna başladık. İlk bir ay sorun yaşamadık, bırakıp dışarı çıkıyordum filan. Bir ay sonra geç tepki oluşturdu, sürekli benimle sınıfa girmek istedi. Kreş öğretmenlerinin ve yönetimin desteğiyle yavaş yavaş önce sınıfın içinde, sonra kapısının önünde, sonra da koridorda bekledim. Bir süre haftada beş yarım gün gitti, ben işe başlamadan bir hafta önce tam güne döndük. Öğlenleri uyumama krizini de çabuk atlattık. Şimdi çok keyifli.

Kreşin ekonomik maliyeti nedir?

Kreşin ücreti yüksek; en azından bizim için. Ancak çocuğumuz mutlu olduğu için,  ebeveyn olarak güven içinde, kendi temel doğrularımız ve değerlerimiz doğrultusunda bir eğitim hizmeti aldığı için kendimizi çok iyi hissediyoruz. Hem çocuğumun gelişim ve kişisel özelliklerine ve kendi mesleki değerlendirmelerime dikkate alarak yaptığım kreş tercihi için kendimi kutluyorum.

Bebek ekonomisine dair bebek bekleyen ya da henüz doğuran anneler için ne önerirsin?

Karnınızda bir bebeğin büyüdüğü, duygusallığınızın tavan yaptığı dönemde “bebişiniz için seçimler yaparken mantıklı olun” demek çok doğru değil. Ancak çocuğunuz büyüdükçe en başta yaptığınız seçimlerin duygusal olduğunu ve aşırıya kaçtığını fark ediyorsunuz. Ve bir daha anne olacak olursam, daha mantıklı ve bütçeme uygun seçimler yaparım, diyorsunuz. Uygulayabilir miyim? Bilmiyorum.

Son olarak iki cümlem olacak. Birincisi, yaşamda en büyük zenginlik çocuğunuzu öpüp, koklamak, ona sarılmak. İkincisi çocuk kitaplarına verdiğiniz paraya sakın acımayın. (ŞD/BK)

Not: Bu Yazı bianet.org Sitesinde Yayınlanmaktadır.

Listeye geri dön

Bir cevap yazın