Ebeveyn Rüzgara Karşı Yürürken, Ergen Bazen Sevgiden Nefret Doğurur

Ebeveyn Rüzgara Karşı Yürürken, Ergen Bazen Sevgiden Nefret Doğurur

Aile mefhumuna ilişkin olarak; “insanların birbirlerine kayıtsız olmadığı her yerde vardır”, ‘inşa edilen küçük bir dünyadır’, ‘dış tehditlerden korumaya yetecek kadar içe dönük, hareketi ve değişikliği mümkün kılacak kadar dışa açıktır’, ‘çok yönlü değişebilir, kaybolabilir ve terk edilebilir ama tarihsel ve kişisel durumda (bile) özü aynı kalır”, “iki kişiyle başlayıp...

Okumaya devam et

Pusu’la: Ankara’nın İlk Keşif Haritası

Pusu’la: Ankara’nın İlk Keşif Haritası

Amentüsü “Her insan ve her hikaye ucundan Ankara’ya dokununca anlatmaya değerdir”, olan ‘Lavarla'nın web sitesinde, kente dair yemek, müzik, tarih, sanat, sinema, edebiyat, popüler kültür kent kültürü, kentlilik kültürü, mekanlar, mimari, insan hikayeleri, nostaljik şeyleri bulmak ve her tür etkinlikten haberdar olmak mümkün. “Ankara'dan bir kuş uçtu/  güneye doğru/ kanatlarında sevdanın/  kar bulutları”(1)   “Ankara Keşif...

Okumaya devam et

Angara’da Hayat La Var La

Angara’da Hayat La Var La

Ankara’yı sevenler ya tam sever, ya da tam sevmez. Ben hatasıyla, sevabıyla kısacası cem’an sevenlerdenim. Ankara sevmezlerin eleştirileri “Ankara’da deniz yok”, “Ankara’da hayat yok”dan öte gitmez aslında. Ankara sevmezlerle laf yarışına da girmem, düşüncelerinin değişmeyeceğini bildiğimden. Bu yazı; bir grup Ankara severin, diğer Ankara severler için yaptığı ve bence bir “Ankara’ya...

Okumaya devam et

Zayiatsız ve Gölgesiz Bir Hayat Mümkün Mü?

“Mutluluğun gölgeli yanı” olan mutsuzluk, insanlara “mutsuzsan hayat yaşamaya değmez”, diyerek, mutlu hayatın icaplarıyla başa çıkamayan mutsuz insanlar; insan hayatı üzerinde “mutlak egemenlik” kuran “mutluluk diktatörlüğü”; insanları sürekli mutlu olmaları gerektiğine inandıran, onlara mutluluk ödevi veren ve onları mutlu olmaya zorlayan hayata dair bir kitap, bu yazının konusu. “Mutsuz Olmak:...

Okumaya devam et

80'ler Sergisi: Nereden Geldiğimiz Belli Değil mi?

80’ler Sergisi: Nereden Geldiğimiz Belli Değil mi?

Ankara’da yaşadığımdan İstanbul’un kültür sanat olanakları her daim cezbediyor beni. İstanbul SALT Beyoğlu ve Galata’daki “Nerden Geldik Buraya Sergisi” ve 14. İstanbul Bienali’ni uzatılmış bayram tatili sayesinde gezmek iyi geldi bana. Beni 80’li 90’lı yıllara götüren ve dolayısıyla derinden etkileyen “Nerden Geldik Buraya Sergisi”ne dair gözlemlerimi paylaşmak, bienali gelecek yazımın konusu...

Okumaya devam et

Komşum; Sen İyiysen Ben de İyiyim

14. Bienal: Adı Tuzlu Su Ama Tadı Tatlı

Uzatılmış bayram tatili, İKSV’nin “Tuzlu Su: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori” temalı 14. Bienal’ini tümüyle olmasa bile,  gezmeme fırsat yarattı. Carolyn Christov-Bakargiev, bienal temasına ilişkin –özetle-: “(…) tuzlu su ve düğümlerle dalgaların çelişen imge-biçimlerinin etrafında dönüyor. Çizginin nereye çekileceğini, nerede geri çekileceğini, nerede yaklaşıp nerede uzaklaşacağını araştırıyor. Bunu, açık denizlerde, düz yüzeyler üzerinde parmak uçlarımızla yaptığı gibi,...

Okumaya devam et

Oyunu, Oyuncusu, Oyuncağı Bol ve Yaşanası Bir Dünya

Yeni –aslında epey geç- keşfettim nam-ı diğer “oyuncu anne” olan Şermin Çarkacı’yı.  Kendisi bir sosyal medya fenomeni(ymiş aslında). Ben bir arkadaşımın Ankara Kitap Fuarı’ndan aldığı Çarkacı’nın yazdığı “Oyuncu Anne: Çocuğuyla Nitelikli Zaman Geçirmek İsteyen Annelere Rehber Kitap (*)” ve tasarımını yaptığı Oyun Takvimi (her güne bir oyun)  sayesinde haberdar oldum. İncelemek için elime aldığım kitabı...

Okumaya devam et

Sanatın Dışından İçine Bakmak da Keyifli

Sanatın Dışından İçine Bakmak da Keyifli

İstanbul güzelliklerine yaptığım altı günlük kaçamak, yüreğimin kurşuni olan rengini ebruli renge dönüştürdü. Şimdi Ankara’dayım ve yüreğim en azından kirli beyaz. Ses ve sessizliğe dair iki sergiyle yaptım açılışı. Devamı geldi. İstanbul Modern: “Ne içindeyim zamanın, ne de büsbütün dışında” İstanbul’da en sevdiğim mekân, İstanbul Modern. Burada açılan koleksiyon sergilerinin sonuncusu “Sanatçı ve Zamanı”....

Okumaya devam et

Küçük Prens, Kürk Mantolu Madonna’nın Oğlu mu?

Küçük Prens, Kürk Mantolu Madonna’nın Oğlu mu?

Fransız yazar-pilot Antoine de Saint-Exupéry'nin ilk kez 1943 yılında basılan Küçük Prens romanı; tüm dünyada Tevrat, İncil ve Kuran ile Kapital’den sonra en fazla sayıda dile çevrilen ve en çok satılan eserlerden biri. 2015 itibarıyla dünyada ve Türkiye’de kitap piyasasında Küçük Prens çılgınlığı yaşanıyor. Çok sayıda yayınevince farklı ebat, kağıt, cilt kalitesinde ve fiyatlarda -acaip- satılan kitabın boyama...

Okumaya devam et

Yaşamın İçinde Güçlü Ve Dönüşüm Yaratan An: Ebeveyn Ölümü

Yaşamın İçinde Güçlü Ve Dönüşüm Yaratan An: Ebeveyn Ölümü

Geçtiğimiz günlerde anne/baba kaybı yaşayan üç arkadaşımın acısını paylaşmaya çalışırken, kendi acılarım da depreşti. Hafta sonu ne zamandır okunmayı bekleyen Debra Umberson’un “Ebeveynin Ölümü: Yeni bir yetişkin kimliğine geçiş*” kitabını, karışık duygularla elime aldım ve bırakamadım. Ebeveyn kaybının etkisi tahmin edilebilir ama yaşanmadan anlaşılamaz Yazar Umberson (özetle) kitabın ilk sayfalarında şöyle diyor: “Ortalama yaşam ömrü...

Okumaya devam et