Hayata Dair

Hayat Sınavdır Sınav Kaygıdır, Kaygı Hayattır

Hayat Sınavdır Sınav Kaygıdır, Kaygı Hayattır

Herhangi bir stresli durumda yaşadığımız korku ve kaygı varoluşumuzun iki temel duygusu. Ve istesek de, istemesek de hayatımızın doğal bir parçası. Hayatımızı çeşitli şekillerde etkileyen ve genellikle olumsuz olarak değerlendirdiğimiz bu duyguların aslında hayat performansımızı olumlu etkilediğini çoğumuz pek düşünmeyiz.

Hayatın içinde kaygı yaratan pek çok yaşantımız var ise de, aynı konudaki kaygının yaşanma ve hissedilme düzeyinin insandan insana değiştiği de bir gerçek. Kaygıların içinde bu aralar en çok dile getirileni “sınav kaygısı”dır.

Öğrencilerin performanslarının toplu olarak değerlendirildiği Ortaöğretim Kurumları Sınavı (OKS) geçen hafta yapıldı. Bu hafta da Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) var. Bu günler sınav kaygısının yoğunlaşarak, en üst düzeye çıktığı günler.

Düşünce ve duygu olmak üzere iki farklı boyutu olan sınav kaygısının azaltılması, öğrencinin performansını arttıracağı bir gerçektir. Sınav kaygısı yaşayan öğrenci farklı düzeyde endişeler taşır.

Aşağıda sınava girecek iki ayrı öğrencinin yaşadığı farklı endişelere ilişkin olarak kendi kendileriyle yaptığı iç konuşmalar yer alıyor.

Acaba başkaları beni nasıl görüyor?

İç konuşma: 1- “Benim bu su sınavı başaracağıma ilişki olarak ailem, arkadaşlarım ve çevremdekilerin bana güveni beni endişelendiriyor. Ya başaramazsam… O zaman bana hangi gözle bakacaklar diye düşünüyorum. Ben zayıf not aldığımda da; annem-babam müthiş hayal kırıklığına uğrayacak; arkadaşlarımın gözünde değerim düşüp, benimle alay edecekler diye kimseye notumu söyleyemem zaten. Bu rahatsız edici bir duygu. Başarısızlık yeteneksizlikle aynı anlama mı geliyor? Arkadaşlarıma kendi notumu söylemeden önce onların kaç aldığını sorarım. ”

İç konuşma: 2- “Başkalarının beni nasıl gördüklerine ve değerlendirdiklerine niye önem veriyorum ki! Sınava hazırlanırken de bu yüzden enerji kaybettim zaten. Sınavda da böyle yaparsam sınav esnasında zihinsel faaliyetlerimi olumsuz etkilenir, başarımı tehlikeye atarım. “

Ben kendimi nasıl görüyorum?

İç konuşma: 1- “Bir sınavı başarmış olmak, diğer sınavları da başaracağım anlamına gelmeyeceğine göre, kendime çok güvenmemeliyim. Bu sınava hazırlanan bazı arkadaşlarımın benden daha akıllı oldukları için daha az zorlandıklarını düşünmüyor değilim. Bu sınavda başarısız olursam kendimi zannettiğim kadar akıllı olmadığımı düşüneceğim. Dağıldım sanki… Kendimi bir toplayabilsem, başarımın daha yüksek olacağını biliyorum. Ben sınavların insanın neyi ne kadar bildiğini gerçekten ölçtüğüne inanmıyorum. Ben sınav öncesi bu dönemde kendime tam olarak güvenemediğim gibi, zihinsel olarak gevşeyebilmem mümkün değil!”

İç konuşma: 2- “Sınavda benim kişilik değerlerimin değil, bilgi düzeyimin ölçüldüğünü bildiğim halde ikisini birbirinden ayıramayıp, başarı düzeyimin kendime olan saygımla eşdeğer olacağını düşünüyorum. Bu düşünce biçimimin endişelerimi artırıp elimi kolumu bağlamasına ve sonuçta başarı düzeyimi engellemesine izin vermeyeceğim.”

Geleceğe ilişkin endişeliyim

İç konuşma: 1- “Sınava girmeden üniversiteye gitmenin bir yolu olmalı! Ben bu sınavı kazanınca hayatta daha iyi pozisyonlara gelmeyi garantileyemeyeceğimi biliyorum. Yine de geleceğimin bu sınavdaki başarıma bağlı olduğunu bilmek beni üzüyor. Aslında sınavlar, insanın hedeflediği amaçlara ulaşabilmesi için ölçü olmamalı. İnsan sınav/test dışında bir yöntemle işe girebilmeli, üniversiteye başlayabilmeli. Bu sınav sonucunun benim hayat başarım ve güvenliğimle doğrudan ilgili olmadığını bilsem de, elimde olmadan öyle düşünüyorum. ”

İç konuşma: 2- “Sınavın sonucu elbette ilerideki mutluluk ve başarımın tek ölçüsü değil. Sınava hazırlanırken duygusal davranıp, bilgimi yeterince ortaya koyamayacağım düşüncesiyle başarımı tehdit ettim. Ama artık ‘sınavların geçilmesi gereken bir aşama’ olduğunu düşündüğümden, bilgilerimi daha özgürce ortaya koyabiliyorum.”

Yeterince hazırlanamadım ki!

İç konuşma: 1- “Şimdiye kadar ki öğrenim yaşamımda sık sık küçük yazılı veya sözlü yoklamalar yapılan tüm derslerden nefret ettiğimi söylesem! Endişelerimin sınava hazırlanmamı ve başarı düzeyimi etkilediğini bilsem de, elimde değil engelleyemiyorum. Herkes öyle midir? Ben hiç bir zaman sınavlara tam olarak hazırlandığım duygusunu yaşayamam. İşin kötüsü: sınava yeterli hazırlanıp hazırlanmadığımı da bilemediğimden endişe düzeyim daha da artar. Kısır döngü işte. Sınav öncesi içimden bağırmak, ağlamak gelir.”

İç konuşma: 2- “İnsan sınavı kişiliğinin değeri ve gelecek güvenliğinin ölçüsü olarak görürse, herhangi bir sınava hazırlık dönemi kriz dönemi olabiliyormuş. İnsan sınava sağlıklı tekniklerle hazırlandığında, gereksiz gerginliklerden kaçındığında, yaşamını huzurla sürdürdüğünde doğal olarak girdiği sınavda daha başarılı olur.”

Bedenim bile tepki veriyor!

İç konuşma: 1- “Sınava hazırlanan bir insanın bedeninin panik halinde olması doğal mı? Çünkü benim bedenimin dengesi bozuluyor. Canım istemediğinden sınav öncesi bir şey yiyemiyorum. Uyku düzenim bozuluyor, midem bulanıyor, bağırsaklarım kilitleniyor. Ben yapmıyorum ama, sınav sırasında bacağını sallayan, parmaklarını sıraya vuran, kalemiyle silgisiyle oynadığını söyleyen arkadaşlarım var. ”

İç konuşma: 2- “Sınava hazırlanırken iştahsızlık, uykusuzluk, gerginlik gibi bedensel rahatsızlıklarla mücadele etmek zorunda kalınca, başarımı olumsuz yönde etkilendiğini fark ettim. Bedenimin bu tepkilerini kontrol edebilmem, zihinsel hazırlıklarımın performansını arttıracak. Bu yüzden sınavda bildiklerimizi daha rahat ortaya koyabileceğim.”

Değişik zihinsel tepkiler veriyorum

İç konuşma: 1- “Sınav sırasında insanın zihninin sınavla ilgisiz konulara kayabiliyor. Bir tanıdığımızın sınava girmeden önceki gün beyninin kilitlenmiş adeta. Neyse ki sonra açılmış. Sınav salonunda gözetmenlerin gezinmelerinden ve bana bakmalarından rahatsız olurum. Eğer kafamı takacak olursam dışarının gürültüsü, çevremdekilerin çıkardığı en ufak ses, ışık, oda sıcaklığı bile beni rahatsız eder. Sınava hazırlanırken olumsuz düşüncelerin, peşinen yenilgi getireceğini bilsem de insan elinde olmadan düşünüyor. Sınavdan çıktıktan sonra da; aslında daha fazla soruyu doğru olarak yanıtlayabilirdim diye düşünürüm. En çok duygularımın sınav esnasında dikkatimin dağılmasından ve bildiklerimi karıştırmaktan korkuyorum. Biliyorum ki; bu sınava tek başıma girsem -ve zaman da sınırlı olmasa- daha başarılı olurum. Heyecanlanmak en büyük derdim. Çünkü sınav anında bildiklerimi unutacak kadar heyecanlanma olasılığı beni ürkütüyor. ”

İç konuşma: 2- “Sınava hazırlanırken/sınav esnasında çevrede olan bitenle gereğinden fazla ilgilenmenin, dikkat toplamakta güçlük çekmenin yüksek sınav kaygısı işareti olduğunu öğrendim. Düşünce akışını yavaşlatan ve başarıyı engelleyen bu zihinsel tepkiyi kontrol etmeliyim. Zira heyecanımı kontrol edebilirsem, zihinsel-duygusal hazırlığım kolaylaşacağından başarımın artacağını biliyorum”.

Ah şu genel sınav kaygım!

İç konuşma: 1- “Sınav öncesi zaten endişeli ve huzursuz olan insanı, resmi, ciddi ve gerginlik havası olan sınav salonlarının havası daha da sıkar. Aslında sınav sonuçlarını değerlendirenler öğrencilerin heyecanlandıklarını da hesaba katmalı. Ben sınava girmektense, ödev hazırlamayı tercih ederim. Ben sınav denilen şey olmazsa bana öğretilenleri daha iyi öğrenebileceğime inanıyorum.”

İç konuşma: 2- “Sınavı hayatın bir parçası değil, geleceğime yönelik tehdit/engel olarak gördüğümde kendime olan güvenimin azaldığını fark ettim. Bu sınava gereğinden fazla değer verince, heyecan ve kaygı düzeyim arttı. Sınav kaygımı azaltıcı teknikleri öğrenince başarımın arttığını gözledim. Dilerim asıl bu büyük sınavda da bu teknikler işe yarayacak.”

Pazar günü yapılacak sınavda tüm öğrencilerin “iç konuşma:2” de belirtilenlere uyması dileğiyle…

Sınavla, kaygıyla yüklü insan yaşamında ÖSS nedir ki? Başarılar tüm gençlere.(ŞD/EÜ)

* Şadiye Dönümcü, Sosyal Hizmet Uzmanı.

Not: Bu Yazı bianet.org Sitesinde Yayınlanmaktadır.

Listeye geri dön

Bir cevap yazın