Sosyal Hizmetler

Koruyacağımız Bir Oğlumuz Olacak

Koruyacağımız Bir Oğlumuz Olacak

Doğa ikinci kez ebeveyn olmamıza izin vermemişti. Ben 40, eşim 43 yaşında sağlıklı insanlarız. Bir çocuğun daha yükünü taşıyabiliriz. Eşime “Yuvadaki bir oğlan çocuğun koruyucu ailesi olmaya ne dersin” diye sorduğumda beklediğimi aldım: “Neden olmasın?

Liseyi bitirir bitirmez, çocukluk aşkım Hidayet’le evlenip, Devrek’e yerleştik. Eşim Beden Eğitimi öğretmeni. İki yıl sonra kızım Sunay’ı kucağıma aldığımda eşim askerde, annem yanımdaydı.

Zor bir doğumdu. Bebişim sağlıklıydı, ben zor toparlandım. Doğum esnasındaki bir komplikasyon nedeniyle, ikinci kez anne olamayacağımı altı yıl sonra öğrenecektim.

Annelik zor iş! Çoğu kez güdülerimle hareket ettim, kızımı büyütürken. Akran eğitimi ve büyüklerin yönlendirmesine de sıkça başvurdum.

Anneliği bölüştük

Derken şansım güldü; Devrek’te bir bankada işe girdim. Üç yaşından itibaren kızıma bakan Gülderen Hanımla sekiz yıl anneliğimi bölüştüm. Tayinimiz Akhisar’a çıkınca zor ayrıldık bakıcımızdan.

Kendi yağıyla kavrulan, huzurlu, sevecen birbirine bağlı bir aileyiz. Artık bir evimizde var. Sunay iyi bir öğrenci oldu hep.

İzmir’de Ege Üniversitesi’nde Sosyoloji’de ikinci sınıfı okuyor. Hayalleri yurt dışında kariyer yapma üzerine kurulu.

Kafama takalı çok olmuştu

Evlilik kurumu malum. Yıllar sonra rutini paylaşıyorsunuz eşinizle. Akhisar’da sosyal yaşam renksiz. Akşamları eşimin antrenmanları oluyor, bende o sabun köpüğü dizileri izliyorum, yapacak bir şey olmadığından.

Emekli olsam iyice bunalacağım. Sunay, hafta sonunda geldiğinde evimiz şenleniyor, sonra…

Evimiz yeniden çocuk sesiyle çınlayabilse… Bu evde bir çocuk olmalı. Doğuramayacağıma göre….

Bankadan arkadaşım Ayşegül’ün uzun yıllar bebeği ol(a)mamıştı. Eşiyle evlat edinmeye karar verdiklerinde, yaşları tutmadığından ‘evlat edinme amaçlı koruyucu aile’ olmuşlar, Özge altı yaşında iken nüfuslarına geçirmişlerdi.

İşte o zaman kafama takmıştım, bir çocuğun koruyucu ailesi olabileceğimize.

Çok küçük olmasın

Elinde olmayan nedenlerle doğurduğunu / doğurttuğunu koruyamayan, destekleyemeyen, güvenli bir ortam sağlayamayan, maddi gereksinimlerini gideremeyen, hatta sevemeyen bir ebeveynin / ebeveynlerden birinin devletin korumasına aldırdığı, yuvada çoklu bakımda olan bir çocuğa bir süreliğine ana-baba olabilirdik.

Öz ailesinin koşulları iyileşene kadar, o çocuğun bakımını sağlayarak, psiko-sosyal gelişimine katkı verebilirdik.

Doğa ikinci kez ebeveyn olmamıza izin vermemişti. Ben 40, eşim 43 yaşında sağlıklı insanlarız. Ekonomik koşullarımız bir çocuğun daha yükünü taşıyabilir. Yıllarca ikinci bir çocuk muhabbetinin üzerinden hep teğet geçtik, eşimle.

Bir gece eşime “Yuvadaki bir oğlan çocuğun koruyucu ailesi olmaya ne dersin?” diye sorduğumda beklediğim yanıtı aldım: “Neden olmasın?

“Niye oğlan” diye sormadı ama yaşının iki üç yaşından küçük olmamasının uygun olacağını söyledi.

Web sitesini ziyaret edince

Ertesi gün Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun (SHÇEK) web sitesinden “koruyucu aile” işleyişine ilişkin bilgilendim.

Koruyucu aile yanına yerleştirilebilen çocukların, öz ailesi olmasına karşın öz ailesince bir süre için bakılamayan, çeşitli nedenlerle evlat edindirilme şansını tümüyle yitirmiş olan, kız / oğlan, sağlıklı / engelli, tek / kardeşiyle birlikte, sosyal hizmet uzmanı tarafından incelenerek, düzenlenen sosyal inceleme raporu ile koruyucu aile yanına yerleştirilmesi uygun görülen çocuklar olduğunu öğrendim.

Mahkemece “korunma kararı” verilen bir çocuğun koruyucu aile yanına yerleştirilirken öz ailesinden muvafakat alınması zorunluluğu da yokmuş. Devlet bu çocukları ailesinden izin almaksızın kuruluşlara / koruyucu aile yanına yerleştirebiliyormuş.

Hemen arkadaşımı da aradım

Birden fazla çocuğa da koruyucu aile olunabiliyormuş. Bekar insanların da koruyucu aile olabileceğini öğrenince, yıllardır bekar kalmayı tercih eden ama annede olmak isteyen Devrek’ten arkadaşım Gülçin’e haber verdim. Düşüneceğini söyledi.

Kızıma da konuyu bir süre sonra doğum gününde açtık. “Neden bu kadar geciktiniz? Hep kardeşim olsun istedim. Şimdi kardeşim olacak, ama ben uzakta olacağım!” dedi ve ardından da ekledi “Bana çok güzel bir doğum günü hediyesi verdiniz!”

Ailelerimize, yakınlarımıza ve arkadaşlarımıza konuyu açtığımızda kararımıza -saygıyla karışık- şaşırdılar. İşleyiş çok yaygın olmadığından, evlat edinme diye yorumladı bir bölümü. Onları da bilgilendirdik.

Koruyucu aile başvuru koşullarına sahiptik. T.C. vatandaşıydık. Türkiye’de sürekli ikamet ediyorduk. Okur yazardık.

Bir de bizi kutladılar

Eşimle birlikte; nüfus ve evlenme cüzdanı örneklerini, ikametgah belgesi iş ve gelir durumumuza ilişkin belgeleri hazırladık, adli sicil raporu çıkarttık.

Hastaneden de fiziksel engelimiz, ruhsal rahatsızlığımız ve bulaşıcı hastalığımız olmadığına ilişkin rapor aldık. Bir doktor çocuğumuz olmasına karşın bu işe kalkıştığımız için bizi kutladı.

Manisa İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne eşimle gittik, başvuru için. Sosyal Hizmet Uzmanı Berra Hanım, hizmet esasları, işleyişi ve aileye yerleştirilecek çocukların özellikleri hakkında detaylı bilgi verdi bize.

Özellikle çocuğun yakın çevresindeki akraba, komşu ya da aile dostlarını tercih ettiklerini söyleyince “hiç mi şansımız yok!” dedim. “Elbette, var. Ben yalnızca bir tercihten söz ettim.” yanıtını alınca rahatladım.

Ziyaretler

SHÇEK tarafından koruyucu aileye yerleştirilen her bir çocuk için aylık bakım ücreti, yılda bir kez bakım ücretinin iki katı eğitim ödeneği, yılda iki kez bakım ücretinin iki katı giyim ödeneği verildiğini, her çocuğa sağlık karnesi çıkarıldığını, ailenin hastalanan çocuğun ayaktan ve yataklı muayene ve tedavisi için harcama yapmadığını, bu giderleri kurumun karşıladığını, çocuk okula gidiyorsa servis aracı ücretinin ödendiğini, çocuğa da okul harçlığı verildiğini söyledi uzman hanım.

Müdürlükten ayrıldıktan sonra eşimle konuştuk: devlet tarafından yapılacak olan ödemelerin tümünü bankada oğlumuz için biriktirecektik.

Uzmanımız, bizi evimizde, işyerimizde ziyaret edeceğini, kızımızla da görüşeceğini iletti.

Bu görüşmelerdeki amacının; ailemizin ve çevremizin yerleştirilecek çocuğa her açıdan uygun olup olmadığını belirlemek olduğunu, ekonomik koşullarımız, kişilik özelliklerimiz,evlilik ve sosyal ilişkilerimiz, çocuk yetiştirme konusunda tutum ve davranışlarımıza ilişkin sosyal inceleme raporu hazırlayacağını söyledi.

Raporun sonucuna göre bize çocuk yerleştirilebilir imiş.

Heyecanlı bekleyiş

Koruyucu aile olarak çocuğun çok yönlü sağlıklı gelişmesi için gerekli koşulları sağlamak, eğitim ve öğretimi için çaba göstermek, öz ailesi ve akrabaları ile uygun görülen şekil ve zamanda görüşmesini sağlamak,sosyal hizmet uzmanlarının çocuğu ve bizi izleyebilmesi için gerekli koşulları hazırlamak bizim yükümlülüğümüzde.

Ayrıca adres ve ikametgah değişikliklerini ve çocukla birlikte yurt dışına gidileceğinde önceden İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’ne bildirmemiz gerekli imiş.

Manisa’da çocuk yuvası olmadığı için başvurumuz kabul edilir ise, Ankara’ya Genel Müdürlüğe bildireceklermiş.

Çevre illerdeki yuvalarda kalan çocuklardan biri bizim oğlumuz olabilecek imiş. Bir süre bekleyeceğiz.

N’apalım, doğa bile dokuz ay sonra kucağına aldırtıyor bebeği. Biz hiç değilse yürüyen, konuşan bir oğlumuz olacağını biliyoruz. (ŞD/BA)

* Şadiye Dönümcü, sosyal Hizmet Uzmanı

Not: Bu Yazı bianet.org Sitesinde Yayınlanmaktadır.

Listeye geri dön

İlgili Mesajlar

Bir cevap yazın