Kültür Sanat

“Sınırda Yaşamak” ve “Rağmen”

“Sınırda Yaşamak” ve “Rağmen”

“Sınırda Yaşamak” ve “Rağmen”

Rengahenk çiçeklerin açtığı, envai çeşit kokunun ortalığı sardığı, insanların sokakları ve tüm açık mekanları doldurduğu, neşeli şen kahkahaların göğe yükseldiği Mayıs ayında; Ankara’nın bazı insanları bu güzelim havadan nasiplenmezler. Bu ayın 15 gününü kapalı mekanda geçirirler; sinema sevdasına.

Mayıs’ın 2’sinde Uluslararası İşçi Filmleri Festivali başlar; onun biteceği gün de Uluslararası Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali başlar. Neredeyse aynı insanlar salondan salona, sinemadan sinemaya taşınır durur; ellerindeki program doğrultusunda.

Sınırda yaşamak…

Uluslararası İşçi Filmleri Festivali; 8’inci yaşında, “Sınırda Yaşamak” temasıyla ve  “kayaları dağlardan aşıran, ‘umutsuzluk yok’ diyen ‘Sisifos’ların yaptığı filmlerden oluşan anlamlı ve yüklü bir seçki sunuyor; seyirci ‘Sisifos’lara.

Festival yürüyüşüne ve açılış programına katılanlar sonuçtan mutluydu. Ben katılmadım ama izleyeceğim filmler de bana umut verdi. Kızılırmak ve Büyülü Fener Sinemaları dışında festival; bu yıl da Halkevleri, Kültür Merkezleri, Tabib Odası-EMO-SES Ankara Şubeleri ile Roxanne Cafe’ gibi mahallere yayılmış.

İlla ki Ken Loach

Festival programı yüklü olunca; kişisel program da kaçınılmaz olarak yüklü oluyor.  2011-Haziran’ında Atina-Sintagna Meydanında yaşanan vahşet ve getirisi dayanışmayı anlatan “155 Satılmış Adam”, Öğrenci Kolektifleri yapımı olan 18-Aralık direnişini konu alan “ODTÜ Ayakta”,  Ken Loach’ın “cömertlik, karşılıklı destek ve işbirliği” belgeseli olan “45 Ruhu” ve 1974 Kıbrıs Savaşı sonrası insansız bölge ilan edilen Maraş’a uzaktan bakan insanları anlatan “Asla Hoşçakal Demedik Varosho” belgeseli, hem tiyatrosunu hem filmini yıllar önce izlediğim Başar Sabuncu’nun “Zengin Mutfağı” ile “Babamın Sesi” ve “Geriye Kalan”ı birer kez daha izlemenin keyfi, Ken Loach’ın Irak Savaşındaki paralı askerlerden birinin ölümünü anlattığı “Tehlikeli Yol” filmi ve illaki Hrant Dink Vakfı yapımı, Dilek Aydın’ın yönetmenliğindeki ve senaryosunu Fethiye Çetin’in yazdığı –ve ayrı bir yazı konusu yapacağım– “Habap Çeşmeleri” şimdilik izleyebildiklerim.

Daha sırada “Hala”, “Dom”, “Sessiz”, “Klimanjaro’nın Karları” ve diğerleri var. Ve iyi ki sinema var hayatımda; ve iyi ki Ankara’yı Mayıs ayında şenlendiren İşçi Filmleri Festivali var; diyorum izlediğim her film sonrası; biraz dağılmış olsam da.

Rağmen: Direniş, Devinim ve Dayanışma

Uluslararası Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali; 16’ıncı yaşını görkemli kutluyor; teması “RAĞMEN”. Festival bu yıl dünyayı değiştirmek üzere yola çıkan kadınların inatla ve her şeye RAĞMEN direndiğine, her şeye RAĞMEN susmadığına, her şeye RAĞMEN burada olduğuna selam çakıyor; seçkide yer verdiği filmlerle. Festival ana mekanı: Kızılırmak Sineması ve Alman Kültür Merkezi. Ara mekanları ise genellikle  üniversiteler.

8-Mayıs’ta yapılacak açılış töreninin bu yıl da görkemli geçeceğini muştuluyor; program.  Festivalin;  Her Biri Ayrı Renk; Rağmen: Direniş, Devinim ve Dayanışma; Olay Yeri: Aile; Kuzey’in Cadısı; Dikkat ! Monika Treut; Aynı Çatı altında; Ekoloji; Akbari Kardeşler; Pembesiz Mavisiz; Belgeseller; Kısa Olmazsa Olmaz, Canlandırmalar; Galalar ve illaki değişik etkinlikler var.

Aziz Ayşe, Gözetleme Kulesi, Şimdiki Zaman, Araf…

“Türkiye’den Filmler” alt seçkisinde sezonda kaçırdığım Pelin Esmer’in “Gözetleme Kulesi”ni ve merak ettiğim Elfe Uluç’un “Aziz Ayşe”siyle Belmin Söylemez’in “Şimdiki Zaman”ını izleyebileceğim. “Her Biri Ayrı Renk” alt seçkisinden 6 film dahil; kısalar ve canlandırmalar ve ücretsiz olanlar hariç 17 bilet cepte; şimdilik.

İşçi Filmleri Festivali’nde “Habap Çeşmeleri” belgeselini kaçıranlar, Uçan Süpürge’de izleme olanağı bulacak; üstelik Rakel Dink ve Fethiye Çetin’le de bir araya gelerek.

Akbari Kardeşler İran Sinemasında beni heyecanlandıran kadın yönetmenlerden. Mania’nın “Benim Ülkemde Erkeklerin Memesi Var” adlı 5 dakikalık filmini de yaman merak ediyorum. “Eğlenceli ve kışkırtıcı yönetmen”  vasıflı Monika Treut’la yeni tanışacağım; filmleri aracılığıyla. İnsan Hakları Film Festivali’nde izleyemediğim “Benim Çocuğum” belgeselinin ”Pembesiz Mavisiz” alt seçkisinde izleyebileceğim. Mülkiyeliler Birliği’nin bahçesinde “Şimdiki Zaman”ı izleyecek olabilmek bile tek başına heyecan verici.

Sinema: Algılama, yüzleşme, sorgulama arenası

Hayatı sinema aracılığıyla algılamak; hayatla sinema aracılığıyla yüzleşmek; hatta hayatı sinemayla sorgulamak için manidar temalarla yapılan festivaller önemli.

2012-2013 festival sezonunun bitiminde “Sınırda Yaşamak” temasıyla gerçekleşen  Uluslararası İşçi Filmleri Festivali ile “Rağmen” temasını işleyen Uluslararası Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nin düzenlenmesine her düzeyde emeği geçenlere teşekkürler. Ama bahar ayında; sokaktaki envai çeşit renk ve kokunun cazibesine kapılmayıp, sinema salonlarına kapanarak ard arda film izleyen Ankaralı sinemaseverler bu emeği dolu dolu hak ediyor; inanın.

* Şadiye Dönümcü, sinemasever.

Not: Bu Yazı bianet.org Sitesinde Yayınlanmaktadır.

Listeye geri dön

Bir cevap yazın