Basında Yaşlılık

Tolstoy’un bisikleti

Victor Hugo’nun “Boaz Uykuda” adlı şiirinde geçen “İnsan genç oldu mu, geceden sıyrılan her gün zaferle doludur” dizesini okuyunca, derin soluk alıp göğün en üst katlarında uçan kaya kartalları gibi geleceğe kanat açmıştım.

Tolstoy’un bisikleti

Victor Hugo’nun “Boaz Uykuda” adlı şiirinde geçen “İnsan genç oldu mu, geceden sıyrılan her gün zaferle doludur” dizesini okuyunca, derin soluk alıp göğün en üst katlarında uçan kaya kartalları gibi geleceğe kanat açmıştım.

Bunu, hakkı hukuku bilen, epeyce tarlası olan, hasislik nedir bilmeyen 80’inde dipdiri Boaz gibi yaşlı adam söylüyordu. O anda, geleceği aydınlık görmemi engelleyen bütün kötümserlik perdelerini parçalayıp yüzümü umuda çevirmiştim.

Yaşlılık

Hakkı hukuku tanıyan, ağzından çıkan her sözcüğünden erdem damlayan Romalı Cato, yaşlılığını dile getirerek onu teselliye kalkan gençlere, “Neden teselli ediyorsunuz beni! Yaşlanmak, benim yetmiş yıllık emeğimin ürünü” yanıtını verir. Cato’nun bu yorumunu okuyunca, gerçeği kavramadan kişilere önyargılı bakmanın ne denli yanıltıcı olduğu sonucuna vardım.

Yaşlılık kötü bir alışkanlıktır, çalışkan bir insan böyle bir huy edinmeye vakit bulamaz” diyor André Maurois. Kişi ister imparator, devlet adamı, üst düzey bürokrat, güvenilen arkadaş, sevgili ya da sıradan biri olsun, onlar, doğru yoldan hiç sapmamış, yoksul babası, gönlü yüce, vicdanı ak pak, ambarlarını halka sebil eden Boaz gibi erdemlilere erdem aşılayacak yetkinliğe ermişlerdir!

Lev Tolstoy

Bugünlerde Elif Ata’nın, “Tolstoy’un Bisikleti” başlıklı, gözden kaçırılmaması gereken iletisi dolaşıyor internette.

Yedi yaşındaki oğlu Vanichka’yı yitirince Savaş ve Barış gibi dev bir romanın yazarı Lev Tolstoy’un hayatı kararır, umudunu yitirip içine kapanır. Oysa yalın söylemiyle halkının, yedisinden yetmişine duygusudur, düşüncesidir, yıllar süren savaş ortamında bile onda barış umudu yaratandır.

Yazarın içine düştüğü durumu dert eyleyen Moskova Bisiklet Severler Derneği, Tolstoy’u karamsarlıktan kurtarmak için ona bir bisiklet armağan eder.

Oğlu öldüğünde Tolstoy 67 yaşındadır. O güne değin bisikleti olmayan yazar kısa sürede onu sürmeyi öğrenince, toplumda kemikleşmiş önyargılardan birinin daha geçersizliği kanıtlanmış olur. O olaydan sonra psikologların, sosyologların, felsefecilerin karşısına dikilip “Bu yaştan sonra yapılır mı” diye soranlara, o yaşta bisiklet sürmeyi öğrenen Tolstoy örnek gösterilmiştir.

65 yaş üstü

Tolstoy’un, Moskova Müzesi’nde sergilenen bisikleti, 65 yaş üstü yurttaşlarımıza yönelik önlemler açısından günümüzde de güncelliğini koruyor. Elif Ata’nın yazısının son bölümünden bir yeri özetleyerek aktarıyorum.

Covid-19 ile beraber en çok duyduğumuz cümleler şöyle: “65 yaş üstündekiler sokağa çıkmasın, izole olsun, seyahat etmesin!” Bunun artalanında “65 yaş üstü yaşlıdır, ölüme yakındır” gibi saçma sapan bir düşünce var. İşin acı yanı, 65 yaş üstü insanların arasında bunu benimseyenler de var. Öyle ki 2-3 haftada bir bana gelen annemle babam, Covid-19 başladığından bu yana olağanüstü durumların dışında gelmemeye başladılar.

Oysa 5 yaşındaki, 15 yaşındaki, 35 yaşındaki ne kadar riskli ise 65 yaşındaki de risklidir. Covid-19’dan daha riskli ve zararlı bir şey varsa o da genelde tüm insanların, özelde 65 yaş üstünün yaşam enerjisini ellerinden almaktır.

Tolstoy bugün yaşıyor olsaydı bisiklet kullanmasını öğrenemeyecekti. 70 yaşında Süleymaniye, 86 yaşında Selimiye Camisi’ni yapan Mimar Sinan bugün yaşıyor olsaydı bu muhteşem eserlerden mahrum kalacaktık. Dünyaca ünlü, Hıristiyanlığın en büyük kilisesi olduğu bilinen Aziz Petrus Bazilikası’na 70 yaşındayken mimar olan ve ölene yani 89 yaşına kadar bu bazilikanın yapımı ile uğraşan Michelangelo’nun yapıtından yoksun kalacaktı insanlık!

Not: Bu Yazı cumhuriyet.com.tr Sitesinde Yayınlanmaktadır.

Listeye geri dön

Bir cevap yazın