Demanslı Bir Annenin Kızıyım

Annem 82 yaşında şimdi; kırmızı jorjet elbisenin modelini, kumaşını ve kaça aldıklarını hatırlarken, çok sevdiği torununun adını hatırlamıyor, inatçı, inkarcı ve suçlayıcı olabiliyor, Belgüzar hanım bir şans, danışma merkezleri olmaması ise şanssızlık! Annem 82 yaşında. Yaşam yorgunu bir kadın. Babamı erken yaşta kaybettik. Üç çocuğunu okutmak ve yaşamlarını düzenlemekte zorlandı elbette. Saçını...

Okumaya devam et

Keşke Emekliliğe Hazırlık Programı Olsa!

Önce sağlık, sonra kurslar, kitaplar, sinema ve internet... Ellili yaşların başındayım, emekli olunca torun bakımı da sıraya giriyordu ki, kreşleri hatırlattım, ben torun okşamayı seviyorum elbette ama sorumluluk başka... Dünyadan çekilmek istemiyorum. Ellili yaşlarımın başındayım. Bir süredir yaşamımı ve yaşımı sorguluyorum. 16 ay önce emekli oldum. Emeklilik kararı öncesi " Kendimi oyalayacak bir...

Okumaya devam et

Hayata Atığımız “Poz”ların suretleri

 İlk çocukluk dönemimi belgeleyen çok az fotoğraf var. Yatılı okuduğum Öğretmen Okulu günlerinse öyle çok fotoğraf var ki... Babam "Benim kızım harçlığını fotoğrafa yatırır," derdi. Arkalarına mutlaka tarih yazmamı ister, yoksa kendisi eklerdi. O yıllara ait neredeyse tüm toplu fotoğraflarımın arkasında isimler, nerede çekildiğini bir şekilde yazmışım sayesinde. Üniversite yıllarına ait çok az fotoğrafım...

Okumaya devam et

Yürüteç Annem İçin “Olmazsa Olmaz”

  Annem hareketli, herkesin yardımına koşan, hiçbir işini başkasına bırakmayan biriydi. Ayağı kaydı, hayatı da. Hiçbir şeyden memnun olmuyordu. Hepimiz şaşkındık. Budurumu nasıl aşacaktık? O kadar ilgisizdi ki, hiçbir çaba işe yaramıyordu. Derken... Çevremde sağlıklı kişilerin bir şekilde düşme ve benzeri nedenlerle kısa süreli olarak birilerine bağımlı hale gelmelerine sıkça şahit oldum...

Okumaya devam et

Ben Bir Yaşlıyım!

Çiçeklerimin açtığını görmek, sabah çoğu kez kendimi zorlayarak dudağıma hafif bir ruj sürmek, günlük gazetemi okumadan ekinde verilen çengel bulmacayı çözmek, 10 numara şişlerle torunlarıma kaşkol, bere örmek, haftada bir bankadan emekli arkadaşlarımla.. Ben; yaşlılığın her canlı için döllenme ile başlayıp ölüme kadar devam eden biyolojik bir süreç olduğunu biliyorum. Bence; yaşlılık...

Okumaya devam et

Bizden Sonra Ne Olacak?

 Sizin çevrenizde “Bizden sonra bu çocuğun hali ne olacak?” diyenler var mı? Varsa, onları anlayabiliyor musunuz? Çevrenizde yürüme, ayağa kalkma, hareket etme, oturma ve ayakta durmakta zorlanan, leblebilerini avucunda taşıyamayan, çiğdem yiyemeyen, kola şişesini tutamayan, el-göz işbirliğini sağlayamayan, en basit –ritmik- hareketler de dahil kompleks hareketleri yapmakta yaşıtlarına göre çok zorlanan...

Okumaya devam et

Sigara Değilsin ki Seni Sileyim

"Sigara değilsin ki; seni sileyim" sözleri geçer Yunanca bir şarkıda. Belleğimdeki çocukluk ve ergenlik dönemime ait siyah, kurşuni, gri, beyaz ve haki renkli yap-boz parçacıklarını da keşke sigara gibi yaşamımdan çıkarabilsem, silebilsem! Yılların getirdiği hüzünle karışık hazan rengi yalnızlığımla baş edemez oldum. Zaman geçtikçe katmerlenen bu duygu, artık önümü görmeme de...

Okumaya devam et

Bahar’ın Açtırdığı Pencereler

 Kendimle uzun süren yüzleşmem sonucunda Ankara'ma, öğrenciliğe, avukatlığa döndüm.Yüreğimin "kış"ı o kadar zor geçmişti ki... Gelen bahar(ım)la birlikte, hiç kapanmamak üzere yüreğimin pencerelerini açtım.  O kapsama alanımın dışına çıkınca, bu kadar çok üşüyeceğimi bilemedim. O yaman duygu titretiyor, çok üşütüyor beni. Henüz tanı konmamış iken, "Bu yürek kangren olur nasılsa bir gün!" diyerek cerrahi...

Okumaya devam et

Bahtı Şen Olasıca

 Türkan Şoray'ın oynadığı bir film vardı "Buğulu Gözler" diye. Seyrettiniz mi? O filmin şarkısıdır, "Gülmeyi bilmedi hiç / Buğulu gözler..." Yıllarca o şarkıyı içimden söylediğimi kimse bilmedi. O şarkı benim hayatımın şarkısı oldu.  "Emek harcamadan anneanne oldum! Şimdi de adını koyma mutluluğu yaşatıyorsunuz! Sağ olun evlatlarım! Adını her ünlediğimizde bahtı açılsın,...

Okumaya devam et

Kendine Alışık Kendiyle Barışık Bir Adam

"Bu yaştan sonra düzeltemeyeceğin şeyler için kendini parçalama"... "Tecahül-i arif sanatını sevdiğini biliyorum. Peki, bu dolaylı anlatımın özel bir adı var mı?" deyişine karşılıklı gülerken o fötr şapkasını kafasına geçirmişti. "Haydi eyvallah!". "Bak şu habere..." diyerek odama girdi Abdullah Amca, her zamanki gibi. Zorlu koşulları nedeniyle acil şerhiyle huzurevine kabulünü yaptığımız Abdullah Amca, başlangıçta...

Okumaya devam et