Kendi İstediğin Şekilde Kendin Ol, Artık 

   En büyük hatam mı? Kendimi yok saymam. Annem, kardeşlerim halam ve daha sonra da -neredeyse sadece- eşim için yaşadım hep. Onlar içim her şeyi yaptım. Kendim için hiçbir şey. Sen içinden şarkı söyler misin hiç durmaksızın. Ben söylerim yemek yerken, yürürken, konuşurken hatta kavga ederken bile. Bir gün sabahtan akşama hep...

Okumaya devam et

Şeker Kokulu Arkadaşım:Şensu

Bu hafta sizi Şensu'yla tanıştıracağım. Benim şeker kokulu arkadaşım, şeker kokulu çocuklardan sadece biri. Her bir şeker kokulu çocuk ta diğerlerinden farklı. Çocuklar şeker yemeli ve şeker kokmalı. Şeker kokulu çocukların bayramı çok olmalı. Okul öncesi yaşlarda sadece Nisan'ın 23. gününde insana neşe dolabileceği, bir tek o gün neşeli olunabileceği öğretilmişti...

Okumaya devam et

Halka Tatlısı

Dudaklarımda yandan karanfilli bir gülüşle yolda yürürken "Bu gün her şey ama her şey olabilirdi. Ancak hiç bir şey o halka tatlısı kadar, o tatlıcı kadar beni mutlu edemezdi" diye düşünüyorum içimden, cebimde yol parası bile yokken. Dairede bütün gün "akşama ne yapsam?" diye düşünmüştüm. Sinemaya gitmek, Mine'ye uğrayıp da laflamak, Mülkiyeliler Lokali'ne...

Okumaya devam et

“Uykularda İplerine Dokunduğum Çocuk”

     Duygularını ifade etmesine zemin hazırladım. Ben de onunla dertleştim. Her pazartesi akşam yemeğinde "sevimli ikili" toplantıları yaparak haftayı değerlendirdik. Birlikte yazdığımız "sevimli ikili yemini"ni tekrarladık. Olmadı, yapamadık, yürütemedik evliliğimizi. İflah olmayacak bir ilişki için çok fazla emek harcamadığımı da itiraf etmeliyim. Evimizde her şeyin tadı ve bereketi kaçtığından, sekiz yaşındaki oğlumuz da,...

Okumaya devam et

Sacayağı

Sacayağı ilişkimizi tüm Foça biliyor... Pazarcı köylü kadınlar bile... Ne demişti Fatma Ana: 'Karını nasıl alıyon koynuna, eski herifinin yanında'... Kadına 'Sana ne' bile diyememiştim... Hiç değilse yüzüme demişti, ardımdan değil..." "Ben kararımı verdim: bakımevine gideceğim." dediğinde Metin, hava bir anda ayaza durdu. Sedat, İlknur'un gözlerini yakalayabilseydi "Ne oluyor? Benim bilmediğim ne var?" diye soracaktı....

Okumaya devam et

Gölleri Okyanusları ve Ülkesi Olan Kadın

 Sürekli seyrüsefer hali yoruyor elbette. İyi bir iş bulursam emekli olurum, değilse hayır! Ayrancı'da eski, dökülen bir terasta oturuyorum. Kiraya çalışıyorum zaten. Yurttaki gibi, hep parasızım. Bayramdan sonra görüşelim!  Merhaba! Ben Çiçek... Çiçek Hakalır! Yurt arkadaşın! Bugün "bianet"ten gelen BİA haber listesinde de seninle, yani yazınla karşılaşınca çok şaşırdım. İzini bulmak mutlu...

Okumaya devam et

Eğer Çekemezsen Gülün Nazını…

İyi de, kendi şeytanlarımız varken niye karşımızdakinin şeytanlarını yargılıyoruz? Çünkü arkadaşımız kadar müdahale etmeyi de seviyoruz. Oysa başkalarını, başkalarının gözüyle görebilsek, görmeğe çabalasak, ggörmeğe çabalasak, geniş açıdan  Hayatın bize sunduğu her şey lehimize olmuyor. Aleyhimizdekileri kabullenmeme lüksümüz de yok. Mevsim dönüşümünün etkisi olsa gerek: çevremden geçen fay hattı kırıldı sanki. Sevimsiz...

Okumaya devam et

Hayata Atığımız “Poz”ların suretleri

 İlk çocukluk dönemimi belgeleyen çok az fotoğraf var. Yatılı okuduğum Öğretmen Okulu günlerinse öyle çok fotoğraf var ki... Babam "Benim kızım harçlığını fotoğrafa yatırır," derdi. Arkalarına mutlaka tarih yazmamı ister, yoksa kendisi eklerdi. O yıllara ait neredeyse tüm toplu fotoğraflarımın arkasında isimler, nerede çekildiğini bir şekilde yazmışım sayesinde. Üniversite yıllarına ait çok az fotoğrafım...

Okumaya devam et

Bahar’ın Açtırdığı Pencereler

 Kendimle uzun süren yüzleşmem sonucunda Ankara'ma, öğrenciliğe, avukatlığa döndüm.Yüreğimin "kış"ı o kadar zor geçmişti ki... Gelen bahar(ım)la birlikte, hiç kapanmamak üzere yüreğimin pencerelerini açtım.  O kapsama alanımın dışına çıkınca, bu kadar çok üşüyeceğimi bilemedim. O yaman duygu titretiyor, çok üşütüyor beni. Henüz tanı konmamış iken, "Bu yürek kangren olur nasılsa bir gün!" diyerek cerrahi...

Okumaya devam et

İ-ç-i-m S-ı-k-ı-l-ı-y-o-r

sıkılıyorum, süreğen işlerden... hava iyice kapandı... yağsa da, rahatlasa mübarek... bende bir yağabilsem... içimde kendime bile söyleyemediklerimi sağanak halinde döktürebilsem... içim yıkanır belki, sıkıntılardan kurtulurum... içim sıkılıyor... nedensiz... ararsam neden var... ıtır, matematik vizesinden 60'ın altında alırsa... alsın... ne olur ki... dün mezarlıkta "her şey boş" demiştim... boşsa, bana ne onun vize puanından......

Okumaya devam et